21 Mayıs 2008 Çarşamba

@ Masonların etkisi?

Taha Kıvanç mason localarının Türkiye'deki etkisini yazdı. Ve çok ilginç bağlantılar kurdu. Bu yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz.


Dostum, 'Eskiden fikri takip duygunuzla övünürdünüz siz gazeteciler, özellikle de sen; şimdilerde gözünün önünde cereyan eden bir olayı daha önce defalarca yazdığını hatırlamıyorsun bile...' diye çıkıştı. Kast ettiği, son zamanlarda meydana gelen hemen bütün olayların bir biçimde localar ile ilintili olduğu tezi...

Beni sigaya çeken dostum, gözünü siyasete dikmiş, kulağını olan-bitene vermiş; nereye baksa neyi işitse, tezinin haklı olduğunun bir daha doğrulandığını düşünüyor. 'Sen de şunlara yardımcı ol' dedi bana. Façayı bozmamak, karizmayı çizdirmemek adına başlattıkları süreç biraderleri de kaygılandırmaya başlamış... 'Adamlar, resmen bu açmazdan kurtulamaya yarayacak bir formül peşindeler' dedi.

Anladığım kadarıyla, biraderler, bu konuda başta tek ağızdan konuşuyor olsalar bile, özellikle yurt dışından gelen tepkiler üzerine konumlarını bir kez daha gözden geçirme ihtiyacı hissetmişler. Şu sırada her kafadan farklı bir ses çıkıyor görüntüsü bu yüzdenmiş... Dostum, 'Senin ünlendirdiğin Fransız Büyük Doğu Locası Üstad-ı Muhteremi Jean-Michel Quillardet derdini anlayacak Avrupa Birliği yetkilisi bulamıyor' da dedi.

Fransız Büyük Doğu Locası biraderlerin pek azı tarafından makbul addediliyor. Locaların büyük bölümü İngiliz-İskoç Riti'ne bağlı çünkü. Kraliçe 2. Elizabeth yanında eşiyle geldi ya ülkemize; dünya biraderlerinin en büyük üstadı bir ara Prens Philip'ti. Prens Charles Kraliyet Ailesi adına o görevi üstlenmeyi reddedince Kent Dükü Michael'a kaldı o görev. Kraliçe ve eşinin Abdullah Gül'e konuk olmayı kabul etmesi, Tayyip Erdoğan ve eşiyle hatıra fotoğrafları çektirmesi bizdeki biraderlerin çoğunun gözünü açmışa benziyor.

Fransız Büyük Locası'na bağlı olanlar ise Büyük Üstad Jean-Michel Quillardet'in ekzantrikliğe varan saplantıları yüzünden giderek daha zor bir durumda kalmaktalar. Türkiye'deki kendine bağlı locaları kendisinin çoktan tanıdığı 'soykırım' yolunda bayağı sıkıştırıyor Jean-Michel Quillardet...

Bu yıl Fransız Obediyansı'na bağlı biraderlerin yıllık toplantısı Marsilya'da yapıldı. Toplantıya Türkiye'den katılanlar orada büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Loca'nın Büyük Üstadı olarak 5 Nisan 2008 tarihinde göreve başlayan Metin Ansen tedbirli insanmış; toplantıya kendisi gitmek yerine iki yardımcısını göndermesi buna işaret ediyor. Adamlar belki etkisi olur diye yanlarına Türkiye'nin Marsilya Başkonsolosu Özer Aydan'ı da almışlar, ama itirazları Quillardet'nin bir kulağından girip diğerinden çıkmış...

Türk Masonlar'dan Ermeni tezlerini kabul etmelerini beklediğini söylemiş Quillardet, hem de üçünü birden azarlayarak...

Öyle bir gizli dünya ki biraderlik, kimin İngiliz-İskoç, kimin Fransız obediyansına bağlı olduğunu bilmek neredeyse imkansız... Bir bilebilsek, son tartışmalar ışığında, türban ve kapatma davalarının nasıl bir biçim alabileceğini de belki öngörebileceğiz.

Fransız biraderler özellikle 'başörtüsü' konusunda pek rijitler. Fransa'da yasak yalnızca ilk ve orta dereceli resmi eğitim kurumlarında uygulanıyor; özel okullar, kilise okulları ve yüksek öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerden isteyenler başlarını örtebiliyor. Jean-Michel Quillardet'ın gönlü işte buna razı değil. Her dereceli okulda, resmi veya özel fark yapılmaksızın, başörtüsüne yasak getirilmesinden yana olduğunu defalarca açıkladı Quillardet.

Bizimkilere baskı yaptığı yetmiyormuş gibi, 8 Nisan 2008 tarihinde, Türkiye'ye seyahatinden birkaç gün önce görüştüğü AB'nin cumhurbaşkanı sayılan Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso'ya da 'Ak Parti'ye sakın arka çıkma' uyarısında bulundu.

Herhalde Avrupa'da da Quillardet'nin locasına bağlı olanların sayısı az olmalı ki borusu her yerde ötmüyor...

Tezin sahibi dostum, Kraliçe'nin ziyareti sonrasında meydana gelen gelişmeleri, yeni çıkış yolları aranmasını iki birader grup arasında varolan çelişkiye bağlama eğiliminde. İngiltere'de de geçerli olan formülün Türkiye'de nasıl uygulamaya konulabileceği yolunda araştırma yapıldığını söylüyor. Başörtüsü serbestisinin yüksek öğretim kurumlarıyla sınırlı tutulacağına dair bir güvence peşindeymiş biraderler; parti kapatılmasına da karşılarmış...

Bu adam bu kadar şeyi nereden bilir, anlamam; zaman zaman onun da 'birader' olmasından kuşku duyduğumu sizlerle paylaşmıştım. Bu da hoşuna gidiyor keratanın...

Acaba buradan bir çıkış yapsam, 'Hükümetin başörtüsü serbestisini yüksek öğretim kurumları dışına yayma niyeti yok; bunu sağlayacak tüzük ve yönetmelikler yürürlükte zaten' garantisini ben versem yeterli olur mu?