24 Haziran 2008 Salı

@ Türkiye'nin ruhu için savaş var...

New York Times’ın önemli yazarlarından Roger Cohen, dün köşesinde “Türkiye için Mücadele” başlıklı yazısından satırbaşları şöyle:

Türkiye’yi yakından izlemeli: Gelin bugün Türkiye’yi konuşalım. Türkiye’de ülkenin ruhu için bir savaş yaşanıyor ve herkes bunu yakından izlemeli. Çünkü İslam ve demokrasinin yan yana var olabilmesi büyük ölçüde bunun sonucuna bağlı. Uzun süredir NATO üyesi olan ve sürekli Avrupa Birliği için yeterince Avrupalı olup olmadığı tartışmaları bağnazlık şeklinde yapılan köprü niteliğindeki bu ülkede gururlu laikler ile dindar Müslümanlar arasında bir savaş yaşanıyor. Savaşın amacı ise devlet ve caminin sınırlarını belirlemek...

Batı sabırsız olmamalı: Batı dünyası bu kavga konusunda sabırsız olmamalı. Türkiye’den başka hiçbir yer siyasal İslam’ın Cumhuriyet içindeki yeri konusundaki tartışmalar için daha uygun olamaz. Türkiye hem muhafazakar hem de modern cumhuriyetin kurucusu kahraman Mustafa Kemal Atatürk tarafından batıya dönük laikliğin “hızlı çekim” getirildiği bir ülke.

Mahkemenin yanındayım: Bu mücadeleyi seviyorum. Bir tarafta “laik faşist” Kemalistler olduğu söyleniyor, diğer tarafta ise AKP destekçisi “İslamofaşistler.” Tartışma açık ve canlı. Son roundu da bu ay türban kararıyla yaşandı. Bununla ilgili iki görüşüm var:

1) Üniversite çağındaki kadınların, kendi inançlarına göre istediğini giymelerine izin verilmeli. Bu açıdan mahkemenin kararı kabul edilemez.

2) Modern Türkiye’nin laik temelleri, en hoşgörülü Müslüman toplumunun yaratılmasında esas oldu. Mücadele etmeden tehlikeye düşürülmemeli. Bu perspektiften mahkemenin kararı, AKP’ye, liberal sicilini kanıtlamayı sürdürmesi için sağlıklı bir meydan okuma.

İkisi değerlendirildiğinde mahkemenin yanındayım. Orta vadede, Türk kadınların nerede olursa olsun türban kullanma hakkının olacağına güveniyorum. AKP tarafından beslenen, tırmanan İslamlaşmaya, Erdoğan’ın ısrar ettiği gibi laik demokrasiye sarsılmaz bir bağlılığının eşlik ettiğinden o kadar emin değilim. AKP, gerekirse defalarca mahkeme ile karşı karşıya gelerek, hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye laboratuvar: Türkiye, ılımlı bir Müslüman demokrasi için bir laboratuvardır, o yüzden bu deneyim aceleye getirilmemeli. Çünkü bir türban takmak çıkartmaktan daha kolaydır. Başbakan Erdoğan ve AKP, Washington ve Avrupa’da şu anda popüler. Ama ordu ve yargıdan oluşan laik kurumlar Atatürk’ten bu yana bundan daha zor bir dönem geçirmedi. Türkiye’de halen başta eğitim ve sağlık gibi devlet kurumlarındaki üst düzey görevlerde İslamcı sicil vazgeçilmez bir gereklilik.

Mücadele bitecek gibi değil: Türkiye’de türban yaygınlaşıyor. Kadınlara yönelik reklamlara photoshop (fotoğraf üzerinde rotüş yapmak) yapılıp kıyafetlerin etekleri uzatılıyor. Bunlara rağmen şeriatın geldiğine veya AKP’nin kafasında İran’ın bulunduğuna inanmıyorum. İslamofaşist değiller. Ancak partinin Atatürk’ün yarattığı ülke ile pek bağdaşmayan radikal ezgilerinden yoksun olduğuna da inanmıyorum. AKP’nin kapatılmasının demokrasi için olumsuz bir gelişme olacağını düşünüyorum. Ancak tehdidin var olmasından memnunum. Ve yasak gelirse Erdoğan’ın ve AKP’nin bir halefinin hızlı ortaya çıkacağından eminim. Türkiye’nin ruhu için yapılan mücadele bitecek gibi değil. Ama bu mücadele açık yapıldığı sürece sağlıklıdır. Batı, bu açıklığın korunması için elinden gelen her şey yapmalı, zaman zaman bir ’laik faşizm’ dozu içerirse de.