17 Ağustos 2008 Pazar

@ PKK'nın din istismarı!

Ergenekon ve türevi çetelerle çirkef ilişkileri bir bir ortaya çıkan, yine yıllarca duygularını, inançlarını istismar ettiği Doğu illerinde eskisi gibi destek göremeyen terör örgütü PKK'nın gerçekten son çırpınışları bunlar.

Ergenekon iddianamesinde çetecilerle ilişkileri doğrultusunda, silah tedarikinden infaz havalesine kadar, tüyler ürperten pek çok kirli ilişkisinin ortaya çıkması yeni bir gelişme. Fakat bu kanlı örgütün yalan ve aldatma üzerine kurulu dünyası ta kuruluş yıllarından beri ortada aslında. Büyük oranda ateist olmalarına, Zerdüşt'e inanmalarına rağmen muhafazakâr bölge halkına kendilerini dindar Müslüman'mış gibi göstermeye çalıştıkları biliniyor yıllardır.

Zaten 2006 yılında 300 terörist üzerinde yapılan anket, PKK'lıların İslam diniyle alakadar olmadıklarını ortaya koymuştu. Özgür Gündem Gazetesi'nde yayımlanan ankette 'En sevdiğiniz dini önder?' sorusuna teröristlerin yüzde 34'ü Zerdüşt cevabını vermişti. Yine aynı oran Hz. İsa için çıkmıştı. İşte, şimdi bu kandırmacaya somut bir örnek okuyacaksınız.

Hem de bir zamanlar bölücü örgütün elebaşısı Abdullah Öcalan'ın sağ kolu olan Şemdin Sakık'tan. Yattığı Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nden gönderdiği 'görüldü' mühürlü mektup, bölge halkını kandırmak için dine sarılan PKK'nın kirli oyununu anlatıyor. Bir de Demokratik Toplum Partisi'nin 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti'ye kaptırdığı muhafazakar tabanını geri kazanmak için geliştirdiği din açılımını yorumlayarak imamlı mitinglere, türbanlı kızların boy gösterdiği grup toplantılarına ışık tutuyor.

DTP'li kadınlar türban takacak, DTP'li erkekler camiden çıkmayacak

Bordo bereliler tarafından Kuzey Irak'ta yakalanana kadar Parmaksız Zeki kod adıyla PKK'nın üst düzey yöneticiliğini yapan Şemdin Sakık, şimdilerde Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde cezasını çekiyor. Terörisbaşı Abdullah Öcalan'ın sağ kolu olarak bilinen Şemdin Sakık, kuruluşundan günümüze kadar terör örgütü PKK'nın iç yapısını en iyi bilenlerden. Bu nedenle terör örgütündeki geçmişine dair anlattıkları, itirafları büyük önem taşıyor. Cezaevinden ara ara gönderdiği mektuplar da öyle. Bunlardan biri de Mektup Okuma Komisyonu tarafından 'görüldü' mührünü taşıyan 12.06.2008 tarihli olanı. Bu mektubunda, terör estirdikleri bölgede yaşayan halka kendilerini kabul ettirebilmek için din üzerinden nasıl bir oyun tezgâhladıklarını ve bu kandırmacada ne kadar başarılı olduklarını açık açık anlatıyor. Altı sayfalık mektubunun girişinde öncelikle terör örgütü PKK-din ilişkisinin gerçek yüzünü şu sözlerle anlatıyor: "İdeolojisini tüm din ve mezheplere karşıtlık eksenine oturttu. Direkt veya dolaylı olarak dinle ilişkide olan her insan ve topluluğa gerici ve yobaz sıfatı yakıştırdı. Gerek kendi içinde, gerek başka sahalarda olsun dinin bütün ilke ve motiflerine karşı görülmemiş bir savaş verdi." Bu açıklamanın hemen ardından 1989 yılında Şırnak'tan 25 kişilik terörist grubuyla geçtikleri Diyarbakır'da bölge halkını dindar görünüme bürünüp nasıl kandırdıklarını anlatıyor.

Zaman Pazar ekindeki bu yazının tamamını okumak için başlığa tıklayınız.