22 Ağustos 2008 Cuma

@ "Yaramazlık yaptığı için vurulan" Turgut Özal!

Yeni Şafak Gazetesinden, Tamer Korkmaz'ın bugünkü köşe yazısını aşağıda okuyabilirsiniz:
Ergenekon dava dosyasının 295. klasöründe yer alan, İşçi Parti'li sanık Adnan Akfırat'a ait belgelerin arasında bulunan konuşma kayıtlarında çok çarpıcı bir bölüm var…

"Ahmet adlı bir kişi" Doğu Perinçek'e 1988'deki 'Özal Suikastı' hakkında konuşurken şöyle diyor:

"-Özal yaramazlık yaptı. Hiram'a görev vermesi, o grubu rahatsız etti."

Sözkonusu belgelerde, Hiram Abas ve Bahriye Üçok cinayetlerine ilişkin konuşmalar da geçiyor ve o bölümde "Üçok'a bombalı paketi götürenlerin Turan Dursun'u da vurduklarından" söz ediliyor.

* * *
Hiram Abas, 12 Ocak 1986'da MİT'in "ikinci adamı" olmuş; "Başbakan Özal"ın "Hiram Abas'a görev vermesi" "Gizli Devlet"i rahatsız etmişti.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ, Özal'ı zerre kadar sevmiyor; hatta Başbakan'ı "yok" sayıyordu.

"Statüko"ya karşı neredeyse tek başına mücadele veren "Yaramaz!" Özal, MİT'i sivilleştirmek istiyordu. "Hiram Abas'ın MİT'e dönüşü"nü sağlaması bu yönde bir adımdı…

Bütün şimşekleri üzerine çekti, Turgut Bey…

Doğu Perinçek'in 2000'e Doğru dergisi, 1987'nin 2 Ağustos günü "MİT Müsteşar Adayı Mister Komplo: Hiram Abas" başlıklı kapakla çıktı: Dergi, Abas'ın Özal tarafından MİT Müsteşarı yapılmak istendiğini öne sürüyordu.

O günlerde (Temmuz 1987) "Yaramaz" Turgut Özal, "Üruğ'dan haz etmeyen" Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le ittifak kurarak "Necdetler Operasyonu"na imza atıyordu:

Görevi sona eren Necdet Üruğ yerine Necdet Öztorun'u getirmek isterken, Öztorun emekliye sevk edilmişti.

Üruğ, Özal ve Evren'e ateş püskürüyordu…

Hiram Abas'ın Özal'a yakınlığı ve MİT'te öne çıkması, Müsteşar (Korgeneral) Hayri Ündül'ü çok rahatsız etmişti.

* * *
Meşhur 'MİT Raporu' medyada yayınlandıktan sonra 'Emekli Orgeneral' Necdet Üruğ, "Başbakanlık"a sert bir mektup (14 Mart 1988) yazdı; Özal da kendisine cevap yolladı.

Özal'ın Çankaya'ya çıkma niyetleri iç ve dış basında dile getiriliyordu. Bu arada, Hiram Abas'ın teşkilattaki konumu zayıflamıştı…

1988'in 17 Haziran günü, Özal ANAP 2. Olağan Kongresi'nde kürsüde konuşma yaparken suikasta uğradı: Üç kurşundan biri parmağına isabet etmiş; saldırgan Kartal Demirağ hemen yakalanmıştı.

Özal'ın "MİT'i sivilleştirme planı" başarısızlığa uğramış, Hiram Abas da tasfiye edilmişti. Abas, Özal Suikastı'nın perde arkasını araştırıyordu!

MİT Müsteşarı Hayri Ündül ise 29 Ağustos 1988'de görevinden ayrılıyor; yerine Korgeneral Teoman Koman getiriliyordu. Koman, 27 Mayıs İhtilali'ni müteakip İmralı'da "infaz subayı" olarak görev yapmıştı.

MİT'in başına geçer geçmez "Asıl tehlikenin komünizm değil, aşırı dinciler olduğunu" açıkladı, Koman!

Başbakan Özal'la da sürekli ters düştü…

Özal, Cumhurbaşkanı olduktan bir buçuk ay kadar sonra,

(19 Aralık 1989'da) MİT Müsteşarlığı, Başbakanlığa gönderdiği gizli yazı ile "Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Bahriye Üçok gibi isimlere 'yurtdışından getirilecek tarikat mensupları tarafından' suikast düzenleneceği bilgisini geçmişti" (Ergenekon dava dosyasında yer alan 'gizli yazı' hakkındaki haber Cumhuriyet'te çıktı. 9/ 8/ 08)

O "gizli yazı"da sözü edilen sarsıcı suikastlar 1990 yılı içinde gerçekleştirilmiş; hedef şaşırtılarak, "cinayetlerin dinci katillerin işi" olduğu yönünde "psikolojik harekat" yapılmak suretiyle kamuoyu yanıltılmaya çalışılmıştı.

"MİT eski Müsteşar Yardımcısı" Hiram Abas da 1990'da (26 Eylül) uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti…

Özal'a ateş eden Kartal Demirağ bir süre cezaevinde yattıktan sonra serbest kalmıştı. Demirağ, 32. Gün programına "Askeri kamplarda eğitildiğini, MİT'ten bazı kişilerle görüştüğünü" söylemişti. (14 Haziran 1992)

1993'ün 24 Ocak'ında ise Uğur Mumcu öldürülüyor; Statüko'nun sözcüleri saldırıyı anında "dinci katiller"in üzerine yıkıyordu. Bir ay geçmeden, 17 Şubat'ta Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis son derece kuşkulu bir uçak "kaza"sında hayatını kaybediyor; 17 Nisan'da ise Turgut Özal hayata veda ediyordu: Resmi açıklama"kalp krizi" idi; otopsi yapılmıyordu.

Dört yıl sonra, dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman 28 Şubat'ın önde gelen isimlerinden biri olarak Susurluk Komisyonu'na gitmeyi reddediyor; "JİTEM diye bir şeyin olmadığını" iddia ediyordu:

"Gizli Devlet"in "operasyonel gücü" olan Ergenekon örgütünün bir parçasıydı, JİTEM!