17 Eylül 2008 Çarşamba

@ Osmanlı geri dönüyor...

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç'te yayınlanan yazıda, ''Türkiye'nin yumuşak güce dayalı olan çok boyutlu dış politikası, ‘Yeni Osmanlıcılık’ denilebilecek bir yöntemle nüfuz alanı genişletmeyi amaçlıyor'' şeklinde belirtiliyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’a yaptığı ziyaret birçok ilkle dolu olduğu için gerçekten şaşırtıcıydı. Zira ziyaret bir Türk cumhurbaşkanının bağımsız Ermenistan’a yaptığı ilk ziyaretti. İki ülke ilk kez, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915-1923 arasındaki çöküşüne eşlik eden şiddetin bıraktığı 90 yıllık acı düşmanlıkları aştı.
Bu yıllar arasında 1,5 milyon Ermeni ve yüz binlerce Türk öldürülmüştü. İki ülkenin devlet başkanları ilk kez bu ziyarette, aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek için ortak ‘siyasi iradenin’ var olduğundan söz etti. Oysa geçmişte hâkim olan tek irade nefret ve şiddetti.
Bu durum doğal olarak taraflar arasındaki konuların pürüzsüz bir biçimde yürüyeceği anlamına gelmez.
Zira aşırılıkçı Ermeni ve Türk milliyetçiler dünyaya ayağa kaldıracak ve hiç oturmayacaklardır. Erivan Ankara’dan, 20. yüzyıl başlarında yaşananların Ermenilere yönelik ‘soykırım’ olduğunu resmen itiraf etmesini istemeyi sürdürecektir. Bunun yanı sıra Ermeni çoğunluğa sahip Dağlık Karabağ üzerine yaşanan anlaşmazlıklar da şiddetini koruyor.

Bölgesel süpergüç olmak hedefleniyor
Ne var ki duvarda bir gedik açıldı. Bu gediğin Türklerin ve Ermenilerin karşılıklı çıkar alışverişinde bulunduğu açık sınırlar haline gelecek şekilde genişlemesi mümkün. Özellikle de Gül’ün Kafkasya Platformu kurulması önerisi ışığında...
Türk başarısı sadece Ermenistan’la sınırlı değil. Aksine, iktidardaki AKP’nin yapılandırdığı ve Türkiye’nin Osmanlı’yı ‘yumuşak güç’le (ekonomik cazibe, demokrasi ve çoğulculuk) yeniden inşa etmeyi hedefleyen projesi ‘yeni Osmanlıcılık’ stratejisinin nihai olarak yerleştirilmesini sağlayacak.
Türk strateji uzmanı Ömer Taşpınar’a göre yeni Osmanlıcılığın üç ayağı var. İlki, Türkiye’nin içeride ve dışarıda İslami ve Osmanlı mirasıyla uzlaşmaya hazır olmasında temsil ediliyor. Yeni Osmanlıcılık Türkiye’de İslami yönetim veya dışarıda Türk emperyalizmi
çağrısı yapmıyor. Aksine, içeride daha az sert ve dış politikada daha etkin bir laiklik çağrısını yapıyor. İkinci ayaksa, büyüklük ve kendine güven duygusu. Zira yeni Osmanlıcılık
Türkiye’ye bölgesel bir süpergüç olarak bakıyor. Stratejik ve kültürel tasavvuru Osmanlı ve Bizans imparatorluklarının coğrafik boyutlarını yansıtıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin
kendisinin merkez olacağı büyük bölgede epey etkin bir rol oynaması gerekiyor.

Herkes için kabul edilir değil
Üçüncü etkense, İslam dünyasına olduğu oranda Batı’ya açılmak. Ermenistan’a yönelik açılım, bu yeni Osmanlı stratejisi bağlamında gerçekleşti. Tıpkı yeni Türkiye’nin Müslüman Arap Ortadoğu’ya açılması gibi...
Bu proje istekli bir Türk milliyetçiliği projesi olsa da gerçekçi. Peki kimin açısından gerçekçi? ‘Yeni Osmanlıcılığın’ hedeflerinden kuşkulanan ve bütün eğilimlerini reddeden Atatürk generalleri açısından değil. Bu nedenle cumhurbaşkanını Erivan’da gördüklerinde hayrete düşüyorlar. Fakat bu şaşkınlığın daha olumsuz komplikasyonları olacağı kesin.