4 Ocak 2009 Pazar

@ ABD bölünür mü?

Bildiğiniz gibi, Rus Profesör Igor Panarin, 2010 yılında ABD’nin bölüneceğini öne sürdü. ABD’de yayınlanan Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, toplu göçler, ekonomik çöküş ve ahlâkî düşüşün gelecek sonbaharda ABD’de bir iç savaşı tetikleyeceğini ve doların düşeceğini öne süren Panarin, 2010 yılının Haziran ayı sonralarında ya da Temmuz başında ise ülkenin altı parçaya bölüneceğini savunuyor.

Mahir Kaynak'ın, bu konuyla ilgili görüşlerini belirttigi makalesini sizlere aşağıda iletiyoruz:

Küresel finans krizinin ABD’de başlaması bu ülkenin bölünme ihtimalinin olduğuna varan senaryoların üretilmesine neden oldu? Daha önce dünyadaki güç merkezinin Uzakdoğu’ya kayacağı biçimindeki öngörüler ABD’nin tamamen devre dışı kalacağına ve bu ülkenin yeni güç odaklarının kontrolündeki parçalara bölüneceğine dair beklentilere dönüştü.

Bir güç odağının devre dışı kalması sorunlarının büyüklüğüne değil bunlara çözüm üretememesine bağlıdır. Ülkelerin geleceğini çoğunlukla büyük güç odaklarının davranışları belirler ve bunların sayısı sınırlıdır. ABD belirleyici konumdaki ülkelerin ön safında yer alır.

ABD’nin dünyanın en müreffeh ülkelerinden biri olması sadece kendi üretiminden kaynaklanmıyordu. Küreselci ekonomik düzen dünyanın çeşitli ülkelerinde oluşan üretici gücün ABD’ye mal akıtmasını ve bunun karşılığında, kağıt üzerinde, alacaklı olmasını sağlıyordu. Ayrıca finans kesimi bir dolarlık varlıktan yüzlerce dolarlık sanal varlıklar üretebiliyordu.

Bu durum sadece ABD’nin sorunu değildi. Yani sorunla ABD’yi baş başa bırakıp diğerlerinin etkilenmemesi söz konusu olamazdı. Hatta, sanılanın aksine, diğer ülkeler daha çok zarara uğrayabilirdi. Hiçbir güç odağı sorunu görüp buna çözüm üretemeye çalışmadı. ABD’den sonra en etkili güç olması beklenen AB kurulan düzenin bir parçası haline geldi. Hatta küresel ekonomik güç Avrupa’yı yeni üssü haline getirmeyi düşünüyordu.

Sorunu gören ve buna çözüm arayan güç ABD oldu. Herkesin kriz olarak algıladığı şey hastalığı tedavi amacıyla yapılan bir ameliyat sayılabilirdi. Bu ameliyat başarıyla gerçekleştirildi ve yaşadığımız süreç bu ameliyatın nekahet dönemidir.

ABD sorunları çok ve büyük olan bir ülkedir ama bunlara çözüm üretecek potansiyele sahiptir. Mesela şu anda, dünyanın hiçbir yerinde, yeni ekonomik düzenin nasıl olması gerektiği konusunda tartışma yoktur. Herkes kaderine razı olmuş bilmediği bir yere doğru gitmektedir. Beklenti sorunların bir gün nasıl olsa çözüleceği ve eski düzenin ihya edileceği biçimindedir.

Gelecek için şöyle bir senaryo yazılabilir: ABD bölünmeyecek ama eskisine hiç benzemeyen bir ABD ile karşılaşacağız. Demokrasinin, özgürlüklerin ve her şeyden önemlisi serbest piyasanın savunucusu olan bir ülke değil güvenliği ön planda tutan, serbest piyasa kurallarını üretim için savunan ama küresel finans gücünü kontrol eden, evrensel düşüncenin yerine devlet odaklı bir yapıyı savunan ve dünyadaki dengeyi devletler arası ittifaklarda arayan bir ABD ile karşılaşacağız. Uzakdoğu’nun ihracata dayanan ve küresel finans gücünün çekirdeğini oluşturan ekonomileri gerileyecek ve ciddi iç sorunlarla karşılaşacak. AB özgürlük ve demokrasi savunuculuğu olarak özetleyebileceğimiz ideolojisinin yetersiz olduğunu görecek ihmal ettiği askeri gücün temel belirleyici olduğunu fark edecek, tek zenginliği petrol olan ülkeler bırakın etkili olmayı, var olmanın bile ne kadar zor olduğunu anlayacak.

Yeni düzen özgürlük ve demokrasi karşıtı olmayacaktır ama bunların varlığını sağlayacak bir güce ihtiyaç olduğu da görülecektir.