27 Nisan 2009 Pazartesi

@ Hilafet, İstanbul'dan ayağa kalkacak!

İstanbul'da bulunan Güney Afrika el-Aksa Cemiyeti Başkanı İbrahim Gabriels, önemli açıklamalar yaptı:

“Hilafet İstanbul’dan düştü, yine buradan ayağa kalkacak” diyen İbrahim Gabriels, Kudüs özgürleşene kadar her perşembe oruç tutacaklarını söyledi.

Güney Afrika Müslümanları yüzde 2’lik nüfuslarına rağmen oldukça bilinçli İslâmi hareketlere sahipler. El-Aksa Cemiyeti bu hareketlerin en önemlilerinden bir tanesi. Cape Town şehrinde yaşadığım dönemde bu cemiyetin birçok faaliyetine katıldım. Dünyanın birçok bölgesinde, Kudüs için yapılan herhangi bir programdan farklı olmayan etkinlikler, Filistin hassasiyetlerini dışa vuruyordu. Ülke yönetimi ve medyası ile iyi ilişkileri olan cemiyetin genel başkanı da gerçekten çok değerli bir isim. Güney Afrika el-Aksa Cemiyeti Başkanı İbrahim Gabriels ile İHH’nın düzenlediği Kudüs Sempozyumu öncesinde görüştük. Gabriels, Cennetmekan Sultan Abdulhamid Han’ın Filistin duruşundan, Hilafet’in düştüğü yer olan İstanbul’dan kalkması gerektiğine kadar birçok net mesajı bizimle paylaştı. Buyurun;

- Peki, Güney Afrika Müslümanları Mescid-i Aksa’nın korunması ve Siyonist politikalara karşı nasıl baskı oluşturabilir? Ben bir süre Cape Town’da kaldım, biliyorum ki ülkenizin Müslümanları bu konuda oldukça bilinçliler.
- Gerçekten de Güney Afrika, Filistin meselesi konusunda önemli ve etkili rolü olan bir ülkedir. Güney Afrikalılar da 46 yıl boyunca ayrımcılık zulmü ve Beyaz Güney Afrikalıların Apartheid rejimi nedeniyle ıstırap çekmişti. Bu nedenle Güney Afrikalılar Filistin halkının çektiklerini kendilerine yakın buluyorlar.

- Güney Afrikalı Müslümanlar nüfusa oranla çok çok az bir nüfusa sahipler fakat etkinlikleri oldukça fazla…
- Evet. Güney Afrika hükümeti tarafından Filistin’e verilen destek, bazı Arap ülkelerininki de dâhil olmak üzere dünyadaki diğer pek çok hükümetin verdiği desteği bir hayli gölgede bırakmaktadır.

- Peki, Güney Afrika Müslümanları Mescid-i Aksa’nın korunmasına nasıl katkıda bulunabilirler?
- Filistin halkına yardım etmede akla en uygun yol, tabii ki Filistin liderlerinden neye ihtiyaç duydukları hakkında bilgi almaktır. Şeyh Raid Salah’ın başlattığı Filistin İslâmi Hareketi’nin Mescid-i Aksa’nın korunmasında bir ön çizgi olduğu, çok iyi ispatlanmış bir gerçektir. Şeyh Raid Salah “Mahrajaan al-Aqsa fie khatr (El-Aksa Tehlikede)” adlı bir kampanya başlatmıştı. Güney Afrikalılar olarak bizler neredeyse her sene bu Mahrajaan’a katılmak üzere temsilciler göndermekteyiz.

- Güney Afrika hükümeti bu noktada size destek veriyor mu?
- Düzenli aralıklarla Aksa ve Filistin sorununa ilişkin hükümetimizle bir araya geliyoruz. Geçtiğimiz günlerde “Filistin’deki İnsani Krizi Durdurun” başlıklı bir Filistin konferansına ev sahipliği yaptık. Bu konferansta baş konuşmacı olan Güney Afrika Devlet Başkanı Kgalema Motlanthe, Filistin davasına desteklerini sürdürdü.

- Dünya Müslümanları bu konuda neler yapabilirler?
- Öncelikle şuna kesin olar inanıyorum ak ki, uluslararası toplum için Mescid-i Aksa’yı korumanın en etkili yolu hepimizin birlik olmasıdır. Müslümanlar bugün öyle karışık ve bölünmüş durumdadırlar ki, dünyada meydana gelen büyük değişiklikleri göremez hâle gelmişlerdir.

- Çok acı gerçekler bunlar…
- Maalesef böyle. Torunlarımız bundan 100-200 yıl sonra tarih kitaplarını okuduklarında, çok büyük bir olasılıkla, dünyada bir zamanlar yaklaşık 30 milyon Yahudinin ve 1,7 milyar Müslümanın yaşadığını fark edecekler. Kutsal Mescid-i Aksa’nın 30 milyon Yahudi’nin kontrolü altında olduğunu öğrendiklerinde hiç şüphesiz şaşkına dönecekler.

- Birlik olmadan, zafer gelmiyor.
- Evet. Selahattin Eyyubi Müslümanları birleştirmek ve onlara salahiyet vermek adına kendi başına kasaba kasaba, şehir şehir, ülke ülke dolaştı. En sonunda, Aksa ve Kudüs’ü kurtaran o büyük orduyu kurup düzenledi. Ordusuna gerçek imanı anlattı. Bu ordu, uzun süredir yolunu gözledikleri gün gelip çattığında, emekleri ve fedakârlıkları karşısında Selahaddin Eyyubi’yi ödüllendirdi. Tarihte Endülüs Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme ve yıkılması bizler için pek çok dersler içermektedir. Ümmetin savunmasını, güvenliğini ve refahını sağlamanın modern bilgi ve beceri kazanımına bağlı olduğu gerçeğine yeterince önem vermemeleri, bu devletlerin yıkılma sebeplerinden biridir.

- Bunlar neden oldu sizce?
- Sayısını bilemediğimiz orandaki, İslâm’ı yanlış tanıtma ve yorumlama vakaları, Müslümanların bedbaht olmalarına neden olmuştur.

- Farklı çözüm yolları da aranıyor tabi…
- Evet. Müslümanlar uzun süreden beri problemlerini çözme konusunda Birleşmiş Milletler’e güvenmekte ve ondan medet ummaktadırlar. Ne yazık ki BM, boyalı İsrail Devleti’nin işlediği katliamları ve sergilediği zulmü sürekli göz ardı eden bir kuruluştur. Lakin konu Burundi, Kongo, Sudan gibi ülkelere gelince harekete geçme ve yaptırım uygulama noktasında oldukça hızlıdır. Siyonistler yarın Mescid-i Aksa’ya saldırmaya kalksalar, BM’nin bu konuda bir şey yapabileceğini mi zannediyorsunuz? Müslümanların Mescid-i Aksa’yı korumada başkalarına güvenmemesi gerektiği ortadadır.

- Mescid-i Aksa konusuna yeniden dönecek olursak…
- Öncelikli meselemiz elbette Mescid-i Aksa’dır. Siyonistler Mescid-i Aksa’yı yok etme niyetlerini saklamamaktadır. Mescid-i Aksa uluslararası toplumun yardımına ihtiyaç duymaktadır. Aksa âdeta “Ey Selahattin, yardımına ihtiyacım var! Ey Müslümanlar, yardımınıza ihtiyacım var!” diye feryat ediyor.

- Kudüs’ün korunması yine Müslümanların üstüne düşen görevdir…
- Elbette. Aksa’nın korunmasında başlıca sorumlu Müslümanlardır. Hristiyanlar ve Yahudiler değildir. Tüm Müslümanların Mescid-i Aksa’nın korunmasında hiç şüphesiz sorumlu olduğunu ve mahşer günü Allah’ın huzurunda Aksa hakkında hesap vermek zorunda olacaklarını bilmek gereklidir.

- Basın bu noktada ne yapabilir?
- İnsanların hakikate ulaşma ve onu yayınlama konusunda gerekli fedakârlıkları yapmaya istekli olmalarını sağlamak için gençleri tam bir hakikat arayıcısı ve zeki gazeteciler olma yolunda teşvik etmeliyiz. Ayrıca tüm Müslüman devletlerin hükümetlerine gazetecilik alanında gelişmelerini kolaylaştıracak gerekli altyapı için yatırım yapmaları hususunda müracaat etmeliyiz. Böyle bir çalışma, gençleri gazetecilik alanında meslekler tercih etmeye teşvik eden ve bu alanda kariyer yapmayı isteyen öğrencilere burs imkânı sağlayacak daha sesli bir kampanyayı da içine alabilir.

- Vakit okurlarına neler tavsiye edersiniz?
- Sonuç olarak, hepimiz Siyonist Theodor Herzl’in Filistin topraklarını meşhur ve örnek alınacak lider Sultan II. Abdülhamit’ten satın almaya çalıştığını, Sultan’a rüşvet verme ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün borçlarını ödeme teklifinde bulunduğunu hatırlarız. Sultanın, “Filistin toprakları bana ya da bir başkasına ait değildir, orası Müslümanların ve İslâm’ın topraklarıdır ve asla satılamaz” şeklindeki cevabı hepimizin, bilhassa da liderlerimizin özümsemesi gereken bir tepkidir. Büyük Sultan’ın örnekliğinde, Türk milletinin hem Filistinlilerin hem de ümmetin sorunlarını çözmek için gayret eden liderlerine güveniyoruz.

- İstanbul’dasınız…
- Bu şehri çok seviyoruz. Hilafetin düşüşü İstanbul’da yaşandığı için yeniden ortaya çıkması da sizinle başlamalıdır. Şuna eminim ve kesin olarak inanıyorum ki, Filistin özgür olduğunda Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar burada birlikte barış ve uyum içinde yaşayacaklardır.