17 Eylül 2009 Perşembe

@ Abd'den Islam a yakınlık...

ABD Dışişleri Bakanlığının Müslüman toplumlarla ilişkiler için atadığı ilk özel temsilci olan Farah Pandith'in yemin töreninde konuşan Bakan Clinton, “Müslüman toplumların kaygılarına da yoğunlaşmamız gerekiyor” diyerek, dünyanın farklı kesimlerindeki tüm Müslümanlara ulaşmaya çalışacaklarını, ayrımcılıkla mücadele ve hoşgörünün teşvikine somut eylemlerle katkı vereceklerini söyledi.
ŞİDDET VE AŞIRILIĞI REDDEDENLER
“Pandith, şiddeti ve aşırılığı reddeden Müslümanların sesini yükseltebilmek için dinî liderleri, sivil toplum gruplarını ve siyasetçileri bir araya getirmeye çalışacak” diyen Clinton, Müslümanlar için verdiği iftar yemeğindeki konuşmasında da, ülkesinin Müslüman toplumları dinlemeye, onlarla anlayış, saygı ve daha güçlü işbirliği bağları oluşturmaya bağlı olduğunu söyledi.
‘İslâmla yeni bir köprü kuracağız’
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Müslüman toplumlarla ilişkiler için atadığı ilk özel temsilci olan Farah Pandith için Washington’da yemin töreni düzenlendi. Clinton, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ‘’Bu atama, bundan daha vakitlice olamazdı. Başkan Barack Obama’nın Kahire ve Ankara’da söylediği gibi, ulusumuz, dünya genelindeki Müslümanlar ile karşılıklı çıkar ve saygıya dayanan yeni bir başlangıcın peşinde. Bu, barışçıl ve müreffeh bir gelecek için dinlememizi, düşünceleri paylaşmamızı ve ortak zeminler bulmamızı gerektiren bir ilişki türü’’ diye konuştu.
Bütün bunların bir gecede olmayacağını, büyülü çözümler peşinde olmadıklarını dile getiren Clinton, ‘’Bu, sabır, ısrar ve çok çalışma gerektiren bir süreç. Özel bir temsilci atamakla da iş bitmiyor’’ dedi. Clinton, diyalog ve diplomasiyi geliştirmek için daha fazlasını yapmaları gerektiğini vurgulayarak, Pandith’in bu süreçte kilit bir rol oynayacağını bildirdi. Clinton, ‘’Bu diyalog yalnızca terörizm ve radikalizm üzerine değil, hepimizin sahip olduğu ortak noktalara, çocuklarımız için sarfettiğimiz umutlara ve barışçıl, müreffeh ve istikrarlı bir geleceğin bizi bekleyip beklemediğine dair günlük hayatta sorduğumuz sorular üzerine yoğunlaşacak’’ diye konuştu.
Yoksulluk, açlık, iklim değişikliği ve yolsuzluk gibi tehditlerin dünyanın belli bir kesimine, belli halklara ve belli inançlara özgü olmadığını dile getiren Clinton, ‘’Kim olursak olalım, ortak bağlar oluşturma yolundaki sorumluluklarımızı yerine getirecek çözümler üretmede hepimizin etkin roller üstlenmesi gerekiyor’’ dedi.
Clinton, şöyle devam etti: ‘’Bu büyük tehditlerin yanında, belirli Müslüman toplumların kaygılarına da yoğunlaşmamız gerekiyor. Irak’a nasıl daha çok yatırım çekeceğiz ve işlerine geri dönmek isteyen insanlara bu imkânı nasıl sağlayacağız? İçinde yaşadıkları toplumdan dışlanmış hisseden Avrupa’daki genç Müslümanlar ile nasıl ilgileneceğiz? Ülkemizden gönderdiğimiz mesajın yalnızca hükümetlerarası değil, insanlar ve toplumlar arasında da olduğundan nasıl emin olacağız? İşte Pandith bu görevi yerine getirmede bize yardımcı olacak.’’
Dünyanın çok farklı kesimlerindeki bütün Müslümanlara ulaşma çabası içinde olacaklarını, ayrımcılıkla mücadele ve hoşgorüyü teşvik etmeye katkı sağlayacak somut eylemler ortaya koyacaklarını vurgulayan Clinton, ‘’Pandith, şiddeti ve aşırılığı reddeden Müslümanlar’ın seslerini yükseltebilmek için, dinsel liderleri, sivil toplum gruplarını ve siyasetçileri biraraya getirme yolunda çalışacak. Ulusumuzun çoğulcu değerleri ve geleneklerini yansıtacak biçimde, güven ve işbirliğinin temelini oluşturmada bize yardım edecek’’ dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ülkesinin Müslüman toplumları dinlemeye, onlarla anlayış, saygı ve daha güçlü işbirliği bağları oluşturmaya bağlı olduğunu söyledi. Clinton, ABD’de yaşayan yaklaşık 7 milyon Müslümanın, ülkenin kültürünü zenginleştirdiğini belirtti.
Konuşmasında din özgürlüğüne olan inancını dile getiren Clinton, ABD ile Müslüman toplumlar arasındaki ilişkilerde zaman zaman yanlış anlama ve yanlış algılamalardan kaynaklanan sıkıntılar yaşandığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Ancak öğrenmeye ve dinlemeye, anlayış ve saygı köprüleri oluşturmaya ve daha güçlü işbirliği bağlarını oluşturmaya bağlıyız. Farklı dinlere mensup insanları birleştiren unsurların, bizi bölenlerden daha fazla olduğuna inanıyoruz. Obama yönetimi, iletişimimiz, ortaklıklarımız ve siyasetlerimizin bu temel inancı yansıtmasını sağlamak için gayret gösterecek. Hepimiz, çocuklarımızın barış ve refah içinde birlikte yaşayabileceği bir dünya hedefi için birlikte çalışmalıyız.”