
Başbakan Erdoğan'ın bu tanımı yadsıdığı pek söylenemez. İsrail'in Ocak ayındaki Gazze operasyonu sırasında en çok vurguladığı konulardan biri 'Osmanlı'nın torunu' olduğuydu. Sahip olduğu mirasın, mazlum halkların yanında bulunmasını gerektirdiğini ısrarla vurguluyordu. Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu, Erdoğan'ın gururla bahsettiği mirasın garip bir şekilde sandıktan çıkmasına neden oluyor. Başbakan'ın Gazze panelinde yanında oturan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e hitaben söylediği "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" cümlesiyle başlayan ve toplantıyı terk etmesiyle sona eren konuşmasının ardından, Türkiye dışındaki Müslümanlar pek sık tekrarlamadıkları bir şey yaptı. Altı yüz yılı aşkın bir süre yaşayıp seksen altı yıl önce ölmüş Osmanlı İmparatorluğu'nun ruhuna övgüler düzmeye başladılar. Örneğin Lübnan merkezli Dar Al Hayat Gazetesi'nde imparatorluğun tekrar kurulması, Erdoğan'ın da halife olarak bütün dünya Müslümanlarının başına geçmesi gerektiği, yazılabildi. Kahire, Tunus, Doha, Kuala Lumpur ve hatta Londra'daki Müslüman entelektüeller, Osmanlı İmparatorluğu'nun Erdoğan'ın şahsında ve Türkiye'nin kendi bölgesine ağırlık veren yeni dış politikası kanalıyla, bir zamanlar var olduğu geniş coğrafyaya geri dönme ihtimalinden umutla bahsetti. Aynı umut bugün Türkiye sınırları içinde "Yeni Osmanlıcılık" veya "Neo-Osmanlıcılık" akımı olarak adlandırılıyor. Bu akımın ele aldığı Osmanlı mirası öyle görünüyor ki geniş çaplı bir kimlik tartışmasını da ateşleyecek.