17 Temmuz 2009 Cuma

@ Özal’ın rüyasının ötesinde...

Mustafa Özcan'ın bugunku köşe yazısı:

Ertuğrul Özkök yazdı ya da yeniden hatırlattı: “Özal, olaylar bu şekilde gelişirse, önümüzdeki 20-30 yıl içinde Gürcistan, Nahcıvan ve Kuzey Irak, Türkiye’nin arka bahçesi olur…” demiş. Nabucco imza töreninde Gürcistan lideri Saakaşvili ve diğer bölge ülke liderleri vardı. Nuri Maliki de törende hazır bulunanlar arasındaydı ve Irak doğalgazının yarısını bu hat üzerinden dış piyasalara aktarmaya hazır olduklarını söyledi. Gürcistan bir biçimde Türkiye ile birleşmeye hazır olduklarını daha öncesinde ilan etmişti. Bu Türkiye’nin Kafkaslar’a doğru genişleme istidadı ve potansiyeli anlamına geliyor. Şimdi Kürtlerin Musul vilayeti çerçevesinde Türkiye ile birleşmek istediklerini yabancı kaynaklar da aktarıyor. Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi gerekirse Musul’da Türkiye’ye askeri üs verebileceklerini duyurmuştu. Bütün bunların anlamı Türkiye’nin Özal’ın rüyasının ötesine geçtiğiydi. Özal’ın ölümünün üzerinden 20 yıl geçmeden bütün bu öngörüler oldu da bitti bile. Geride daha büyükleri veya Özal’ın öngörmedikleri yani rüya ötesi kaldı. Özal’ın ölümünün üzerinden 30 yıl geçmeden bir şekilde Ortadoğu’da yeni Osmanlı düzeninin hakim olduğuna şahit olabiliriz. Çoğu gitti azı kaldı ve bu süreç giderek hızlanıyor. Hızlandıkça da kartopu gibi büyüyecek. ABD’nin çekilme planı ve 12 Haziran (2009) tarihinde yaşanan Türkiye merkezli ve bölgesel olaylar Türkiye’nin önündeki son engelleri de kaldırmış oldu. Türkiye’nin önü şimdi siyasi olarak düz bir ova gibi. Bunun Allah’ın takdirinin dışında hiçbir anlamı da yok. Hiç kimsenin iradesi de. 1 Mart tezkeresi geçmiş olsaydı şimdi bırakın Ortadoğu’da önümüzün açılmasını bahtımız kararmıştı bile. Bundan dolayı Cengiz Çandar gibi tezkereciler yeni gerçekleri görmekte zorlanıyorlar. Kürtlerin Türkiye ile bütünleşme eğilimlerine dudak bükebilirler. Lakin bu dudak bükme gerçekleri değiştirmez.

İnanmayanlar olsa da tarihin akışı değişmez. Nitekim, 1 yıldır Kürtlerin Türkiye ile birleşme fikrini billurlaştırdıklarını ve netleştirdiklerini söyleyen Uluslararası Kriz Grubu’nun Raportörü Joost Hiltermann Cengiz Çandar gibi Kürtlerin Türkiye’ye katılımına şüphe ile yaklaşsa ve pek de inanmasa da yine de Kürtlerin buna kuvvetli bir şekilde inandıklarını da söylemeden edemiyor. Merkezi Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu'nun Türkiye'de yankı bulan "Kuzey Iraklı Kürt liderlerin Türkiye ile birleşmek istediği" yönündeki raporunu kaleme alan analist Joost Hiltermann, bu senaryoyu gerçekçi bulmadığını söylüyor. Raportör, Sabah’a verdiği demecinde, Kuzey Irak'ın "yeni Musul" olarak Türkiye'ye bağlanması ihtimalini "gerçek dışı" bulmakla birlikte, üst düzeydeki Kürt liderlerin, Bağdat yönetimine karşı bu inancı taşıdığını itiraf ediyor. Hiltermann, Kuzey Irak'ın Türkiye ile birleşmesini isteyen Kürt çevrelerinin adını gizli tutma sözü verdiğini belirtti.

Joost Hiltermann, Barzani'nin yakın çevresinin Türkiye ile "siyasi birliği" arzulamadığına dikkati çekerken Barzani cephesininse Kuzey Irak için 'bağımsızlık' rüyasını taşıdığını fakat Türkiye'nin buna hiçbir zaman izin vermeyeceğinin farkında olduğunu ifade ediyor. Kuzey Iraklıların ne Bağdat'ın Maliki yönetimine ne de İran'a güvendiklerini, ABD'nin çekilmesi sürecinde bir tek Türkiye'ye bel bağladıklarını öne süren Hilterman'ın, değerlendirmelerinin bazıları şöyle: Son bir yıldır Kuzey Irak'taki bazı Kürt çevrelerinin Türkiye ile "siyasi birlik" senaryosunu geliştirdiklerini gördüm. En büyük neden ABD'nin çekilecek olması ve Bağdat yönetimi ile Kuzey Irak'ın giderek arasının açılması. Ancak ricaları üzerine adlarını vermedim. Sadece üst düzey bir Kürt lider ve bir Kürt Bakan olduğunu söyledim. Ben kendilerine de böyle bir ihtimalin 'gerçekdışı' olduğunu söyledim. Ama onlar yine de bu inancı besliyorlar. Barzani'nin yakın çevresi daha çok bağımsızlık umudunu taşıyor. Fakat onlar da Bağdat'a karşı Türkiye'nin korumasının öneminin farkında. Ne Bağdat'a ne de İran'a güveniyorlar. Türkiye'nin Kuzey Irak'ın bağımsızlığını asla desteklemeyeceğinin de farkındalar.

Osmanlı’nın çökmesi de gerçekçi değildi, kimilerine göre dirilmesi de aynı şekilde öyle olabilir. Lakin gerçekler kimilerinin gerçekçi bulup bulmadıklarına göre şekillenmez. Tarihin seyri ve akışı kimilerinin gözlerini karartmasıyla değişmez. Gözleri kapatmakla güneş kararmaz. Arapların deyimiyle güneş çuvalla örtülmez veya bizim deyimimizle balçıkla sıvanmaz. Nabucco, Türkiye’nin Özal’ın da rüyasından öteye geçtiğini gösteriyor. Tarih Türkiye’nin önündeki çakılları temizliyor. Türkiye istikbalinde, yeniden muhteşem tarihine geri dönüş yapıyor. Katar’da yayınlanan el Arab el Yevm’de yazan Havas Takiye’nin Radikal çeviride iktibas edilen ‘Körfez İran’a karşı Türkiye’ye sarılıyor’ haberi de bu yönde bir başka kanıtı temsil ediyor.