20 Mayıs 2008 Salı

@ Siyonizm karşıtı yahudilerden, İsrail'i kınayan bildiri...

Siyonizm karşıtı Yahudiler Hareketi (SATMAR) sahte İsrail rejiminin kuruluşunun 60. yılında yayınladığı bildiriyle, bu rejimin kuruluşunun ilahi emre aykırı olduğunu ve ilahi olmayan bir otoritenin Yahudilere dayatılması anlamı taşıdığını ilan etti.
SATMAR’ın bildirisinde, Siyonist rejim İsrail’in Yahudilerin gerçek dini anlayışını ve Tevrat’ı yozlaştırdığı ve Yahudilere ilahi olmayan bir sahte düzeni dayattığı belirtildi.

Bildiride, böyle bir rejimin kuruluş yılını sevinçle kutlamanın affedilemeyecek bir günah olduğu ve bu günahın küçük görülmemesi gerektiği, böyle bir kutlamanın küfürden daha kötü olduğu, bu kutlamaların ilahi emirlere ve Tevrat’a karşı gelmenin kutlamaları olduğu vurgulandı.
SATMAR, bildirisinde dünyada birçok insanın şüphe ve vesveseler karşısında zayıf olduğunu ve günahlar işlediğini ama bunlardan da daha kötüsünün İsrail gibi sahte bir rejimin kuruluş kutlamalarına katılmak olduğu ve bu insanların derin bir küfür içinde bulunduğu belirtildi.

Vicdanlı Yahudilerin The Guardian’da yayınlanan ilanları:

“Mayıs ayında Yahudi örgütleri İsrail devletinin kuruluşunun 60’ıncı yıldönümünü kutlayacak. Bu durum, yüzyıllardan beri süregelen ve II. Dünya Savaşı’ndaki Yahudi Soykırımı’yla (Holocaust) zirveye ulaşan zulmün ışığında değerlendirildiğinde belki haklı görülebilir. Ama biz, bu olayı kutlamayacak olan Yahudileriz. Çünkü şimdi sıra, ötekinin hikayesini, Avrupalı anti-semitizm ve Hitler’in soykırımcı politikaları nedeniyle öteki insanların ödediği bedeli tanımaya geldi. Edward Said’in de belirttiği gibi, Yahudiler için Soykırım ne demekse, Naqba da (İsrail Bağımsızlık Günü veya Felaket Günü) Filistinliler için aynı şeydir.

Nisan 1948’de, Deir Yassin’deki kanlı katliamın ve Hayfa’daki pazar meydanında Filistinlilere yapılan havan saldırısının yaşandığı aynı ay, Dalet Planı devreye sokulmuştu. Bu plan Filistinlilerin köylerinin yıkılmasına ve yerli nüfusun ülke sınırları dışına çıkarılmasına yeşil ışık yakıyordu. Biz bunu kutlamayacağız.

Temmuz 1948’de, 70.000 Filistinli yiyecek ve içecek hiçbir şeyleri olmadan kızgın güneşin altında Lidda ve Ramla’daki evlerinden sürüldü. Yüzlercesi öldü. Bu olay “Ölüm Yürüyüşü” olarak tarihlere geçti. Biz bunu kutlamayacağız.

Sonuçta 750.000 Filistinli, mülteci durumuna düştü. 400’ü aşkın köy haritadan silindi. Bu da etnik katliamı sona erdirmedi. Binlerce Filistinli (İsrail vatandaşı) 1956’da Celile’den çıkartıldı. Ve çok daha fazlası İsrail Batı Şeria ve Gazze’yi işgal ettiğinde aynı akıbete uğradı. Uluslararası yasalar ve Birleşmiş Milletler’in 194 sayılı kararı gereği mültecilerin ülkelerine dönme ya da tazminat alma hakkı bulunmaktadır, İsrail bu hakkı hiçbir zaman tanımadı. Biz bunu kutlamıyoruz.”

Bizler, terörizm, katliam ve bir milletin vatanından koparılması uygulamaları üstüne bina edilmiş bir devletin doğum gününü kutlayamayız. En büyük politikası etnik katliam olan, uluslararası hukuku ihlal eden, Gazze’deki sivil halkı cani yöntemlerle toplu şekilde cezalandırarak kan ve gözyaşı akıtan ve Filistinlilerin insan haklarını ve milli varlığını reddetmeye devam eden bir devletin doğum gününü kutlayamayız.

Araplar ve Yahudiler Orta Doğu’da eşitçe yaşamaya başladıklarında sevinç çığlıklarıyla sokaklara dökülenler de ilk biz olacağız.