16 Mayıs 2008 Cuma

@ Yaratılış Atlası'nı okuduktan sonra, Sarkozy'deki değişiklikler...

Daha önce dini söylemlerine fazla rastlanmayan Fransa Devlet Başkanı Sarkozy'nin, Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası kitabını okuduktan sonraki söylemlerindeki farklılık çok dikkat çekici.

"Laikliğin, Fransa'yı Hıristiyan köklerinden ayırmaya gücü yoktur. Bunu yapmaya kalkıştı. Yapmaması gerekirdi. Tarihinin dini, manevi ve ahlaki mirasını görmezden gelen bir milletin kendi kültürüne karşı suç işlediğini düşünüyorum. Kökü çekip atmak, milli kimliğin çimentosunu zayıflatmaktır."

Kimse, bir asır önce laiklik adına dine savaş açmış ve laikliğin hâlâ en katı yorumuyla uygulandığı bir ülkenin liderinin bir gün gelip bu sözleri sarf edeceğini ummazdı herhalde. Elysee Sarayı'na çıktığı günden bu yana, yönetim tarzıyla gelenekçi Fransızları şaşırtmaya devam eden Nicolas Sarkozy, ülkenin tarihi tabularından din konusunda da ezberleri bozmaya başladı. Vatikan'a giderek, Pompidou ve Mitterrand gibi cumhurbaşkanlarının reddettiği, Papa'nın 4. Henri'den bu yana Fransa'nın liderlerine verdiği "onur piskoposluğu" madalyasını alan Sarkozy, burada yaptığı konuşmayla Fransa'da laiklik tartışmalarını yeniden başlattı.

Laiklik ve din, Fransa'nın en hassas konularından birisi. Zorunlu olmadıkça siyasi liderler genelde, özel hayatla ilgili, görerek dinle ilgili meselelere pek ilgi göstermez. Sarkozy ise daha içişleri bakanı iken yazdığı "Cumhuriyet, Dinler ve Ümit" isimli kitabıyla din konusunda çok farklı düşündüğünü ortaya koymuştu. Ülkede, içişleri bakanının aynı zamanda din işleri bakanı olduğu Sarkozy ile hatırlanmıştı. Sarkozy, daha ileri giderek, 2005'te, bir akademisyeni görevlendirerek din-devlet ilişkileri konusunda bir rapor bile hazırlattı.

Konuşmalarında, bir yandan Fransa'da yaşanan dinlerin sayısının artmasıyla "laikliğin sosyal bir barışın şartı" haline geldiğini belirten Sarkozy, diğer yandan Fransız tarihine damgasını vuran, dini düşman olarak gören 'kavgacı laikliği' eleştirdi. Buna karşın "pozitif bir laiklik" isteyen Fransız lider, bu laikliği "bir yandan düşünce özgürlüğünü, inanma veya inanmama özgürlüğünü gözetleyen; ama dini tehdit olarak değil, fırsat olarak gören" bir anlayış olarak tanımladı. Sağcı olmasına rağmen Jacques Chirac döneminde Fransa, Avrupa Anayasası'na Avrupa'nın Hıristiyan mirasıyla ilgili ifadelerin konulmasını engellemişti. Sarkozy ise tam tersine, Hıristiyan kökleri hatırlatmakla yetinmeyip, "bir yandan olgunluğuna eren laikliği savunarak, Fransa'nın Hıristiyan köklerini üstlenmesini ve hatta bu kökleri değerli kılmayı" talep etti. "Kırsal bölgelerdeki kiliselerin cemaatsiz kalmasının, papaz kıtlığının, banliyölerdeki manevi çöllüğün Fransızları daha fazla mutlu etmediğini" dile getiren Sarkozy, inançlı bir insanın ümitli birisi olduğunu belirterek "ümitli insanların çok olmasının ise Cumhuriyet'in çıkarına olduğunu" kaydetti.

Cumhuriyet'in din kaynaklı ahlaka da ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Fransız lider, "Sonsuzluk arzusunu karşılayan bir ümide dayanmayan laik ahlakın, her zaman tükenme veya radikalleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu" ve "İlahi bağlardan yoksun bir ahlakın tarihi olasılıklara ve kolaycılığa daha açık olduğunu" savundu.

Din-laiklik savaşının sonu mu?

Sarkozy'nin, Le Monde gazetesinin "Roma'da kimse bu kadarını beklemiyordu" şeklinde yorumladığı bu ifadeleri Fransa'da anında tepkilere yol açtı. Cumhurbaşkanı'nı "bilgisizlikle" suçlayan anamuhalefetteki Sosyalist Parti'nin lideri François Hollande, bunların "en kilise yanlısı sağın sürekli tekrar ettiği nakarat" olduğunu belirterek, Sarkozy'yi "siyasetle dini karıştırmakla" eleştirdi. Sol-Yeşillerin önde gelen isimlerinden Dominique Voynet ise "bunun büyük bir geriye dönüş olduğunu ve Cumhuriyet'in çimentosunun sorgulandığını" iddia etti.

Fransa'da laiklik tartışmalarını yeniden alevlendiren konuyu hafta sonu nüshasının manşetine taşıyan ve iki tam sayfa ayıran Le Monde ise Sarkozy'nin "mayınlı bir alanda, hiçbir komplekse girmeksizin safını net bir şekilde seçtiğini" yazdı. Gazete, Sarkozy'nin çıkışını "Devrim ve Kilise arasındaki, 'iki Fransa'nın savaşını' sona erdirme ve laik Cumhuriyet'le Katolik Kilisesi'ni uzlaştırma girişimi" olarak yorumladı. Sarkozy'nin konuşmasını "bir çeşit pişmanlık" olarak nitelendiren La Croix gazetesi ise şimdiye kadar hiçbir Fransız liderinin "ülkesinin Katolik mirasını bu kadar güçlü savunmadığını" yazdı.

Sarkozy, Roma'daki konuşmasında, din-devlet ilişkilerini ayıran 1905 yasasının "ana dengelerinin" değiştirilmeyeceğini bildiriyor. Fakat, bunun yanında yasada bazı değişikliklerin yapılması gündemde. Sarkozy, bu konuda bir çalışma yapması için içişleri bakanlığını görevlendirdi. Bakanlığın, 2008 baharında bir rapor sunması bekleniyor. Özellikle, dini mekanların sübvansiyonu ve mezarlıklarda din ayrımına göre yer tahsis edilmesi konusundaki sorunların giderilmesi öngörülüyor. Fransa'da azınlık olan Müslümanlar ve Protestanlar, ibadet yeri konusunda büyük sorunlar yaşıyor.